27 Kas

Zeytinin Anavatanı Türkiye’dir

Tariş Zeytinyağı Birliği Başkanı Cahit Çetin, Edremit Tariş’in yeni tefriş edilen salonunda basın mensuplarıyla buluştu. Zeytin ve zeytinyağı menülü kahvaltının ardından, başkan Çetin, basın toplantısına başladı. Gündemdeki sorunları ve çözüm yollarını anlatan Cahit Çetin’e Edremit Tariş Zeytinyağı Tesisleri Müdürü Erdal Kahyaoğlu, Yönetim Kurulu Üyeleri İsmail Deveci ve Hüseyin Yalazı da eşlik etti. Çok sayıda basın mensubunun ilgi gösterdiği toplantıda soruları da yanıtlayan Cahit Çetin, “Bu tarihi salonu restore ettik ve çok amaçlı olarak kullanıma açtık. Salonumuzun alt katında sarnıçlar mevcuttu ve onları koruyarak sadece üzerlerini itinayla kapattık. Tariş’e yeni kasalar aldık ve portliftlerimiz ile hem daha hızlı, hem de daha kaliteli ürün işlemesi gerçekleştiriyoruz. Bu sayede üreticilere daha karlı hizmet veriyoruz. Dünyadaki konjektüre bakıldığında rekoltesi bu yıl iyi durumda. İtalya ve İspanya iyi durumda. Türkiye’de rekolte 192 bin ton dolaylarında. Bu rakamlarda yanıma payı da tabiî ki vardır. Bu yıl zeytin hasadı Edremit Körfezi’nde geç kaldı. Körfez bölgesinde bahar yağmurları yaprakları döktü. Rüzgar da bölgeyi olumsuz etkiledi. Hasat için de üreticilerimiz bayramın bitmesini bekledi. Yani bölgede hasat yeni başlıyor. Bölgeye yağlık zeytin başka bölgelerden geliyor. Bu da önemli bir konudur. Türkiye’de devletin denetim mekanizmaları gözden geçirilmeli. Denetim yapacak olan kurumlarda yeterli eleman ve araç imkanı bulunmuyor. Bu imkanlar sağlanmalı ve denetimler bir an önce işlevliğine başlamalıdır. Bölgesel coğrafi işaret tescilleri çok önemlidir. Türkiye’de Edremit Yağlık ve Güney Ege denilen 2 çeşit yağlık zeytin bulunuyor. Zeytinyağı bir meyve suyudur ve yetiştiği bölgelere göre tatları da farklılıklar gösterir. Yani her bölgenin, her yörenin zeytinyağı farklı damak tatları sunar. Artık butik üreticiler baş gösterdi ve bu sevindiricidir. Bu işi hobi olarak yapıyorlar. Butik zeytinciliğin artması, zeytin ve zeytinyağının teşviki ve tüketimini artırıcı bir etkendir. Lokal tesciller çok önemlidir. Üreticiler bölgelerinde kendi zeytinlerini tescillettirmelidir. Bunu Ayvalık yaptı. Markalaşma şart. Bu garanti senedi gibidir. Geçen sene ülkemizde 160 bin ton zeytinyağı üretildi. Tüketim ise 1 buçuk milyon ton dolaylarında idi. Ülkemizde tüketimin artması lazım. İtalya’nın kendi üretimi iç tüketimini karşılamıyor. Ülkemizde iç tüketim artarsa ihracat yapacak ürünümüz olmaz. Çünkü üretimimiz ancak iç tüketime karşılık verecektir. Ambalajlı ihracatta da kendi markamız olmalı. Ulusal bir markamız olması önemli ihtiyaçtır” dedi.

“İÇ TÜKETİMİ ARTIRMAMIZ GEREKİYOR”


Zeytin ve zeytinyağı tanıtımının önemli olduğunu da vurgulayan Cahit Çetin, “Tanıtım da çok önemlidir. AB ülkelerine gümrük problemleri nedeniyle giremiyoruz. Bununla ilgili de mücadelelerin yapılması gerekiyor. Diğer ürünlerde de ciddi bir markamız yok. Ülkemizde rekoltemin artması durumunda bu yağlar ne olacak diye sorular geliyor. Zaten iç tüketim istenilen düzeye gelirse ülkemizin yağı ülkemizde tüketilecek ve artanlar da ihraç edilecektir. Dünyada yılda 3 milyon ton zeytinyağı üretimi yapılıyor. Türkiye’de 700 bin ton zeytinyağı üretim hedefimizden korkmamalıyız. Bu hedefi baltalamaya çalışanlar var. Hala Dahilide İşleme Rejimi’ni (DİR) savunanlar mevcut. Hak istiyorlar. Tariş 10 – 12 bin ton hedefi koymuştur. Biz devlet desteği almadan, kendi imkanlarımız ile bu hedefe ulaşacağız. Bizde banka maliyeti, kredi faizleri gibi sıkıntılar yok. Dizem yağlarda 5.90 kuruş bu yıl, geçen yıl da 5.00 kuruş fiyat vardı. Ön ödemeler bu yıl 5.90 kuruştan başladı. Piyasayı düşürme girişimleri var. Hiçbir zaman Tariş’in gerçek fiyatları bu fiyatlar değildir. Bu rakamlar değişecek. Gerçek fiyatları ileride göreceksiniz. Ben fiyatları düşürülmesinde mücadele göstermeye söz veriyorum. Ticaret karsız olmaz. Burada devletin 5 kuruş parası yok. Çiftçimizin inancı, kooperatiflerimizin de yüreği var. Üreticilerimizin kooperatiflere olan inancını yitirmemeleri gerekir. Bu konu çok hassastır ve üreticilerimize ve kooperatiflerimize sahip çıkalım. Bu ülkede ithalata gerek yoktur. Bunu devlet te benimsedi. Kimse bindiği dalı kesmez. Tariş’in mevcut fiyatları ön alım fiyatıdır. Hiçbir zaman üreticiyi mağdur etmedik, bundan sonrada etmeyeceğiz. Bu fiyatlar değişecek. Bölgelere göre fiyatlar değişmektedir. Her bölgede farklı kalitede ürünler çıkıyor. Düşen fiyatlara müdahale edeceğiz. Üreticinin kasasından kimse para kazanmaya çalışmasın. Edremit Körfezi’ndeki zeytin tanıtım grubu ülkedeki genel tanıtım grubundan daha iyi çalışmaktadır. Bu işe devlet kaynaklarını da dahil etmeliyiz. Ben ETO ve ATO başkanlarına tescillerinizi alın dedim. Her yerin yağı farklıdır. Yağların tatları da farklıdır. Bu teklifime karşılık bana dava açtılar. Edremit Körfezi ismini ben mi koydum? Ama bazı kişiler bu isme karşı çıkıyor. Karşı çıkan da Edremitli bir kişi. Ben de Edremitliyim. Balıkesir Körfezi gibi bir isim tartışması ortaya atıyorlar. Bu konuyla ilgili rahatsızlık giderek büyüyor. Piri Reis’in haritalarında bile Edremit Körfezi adı mevcut. Edremit Körfezi’nin adını değiştirmeye kimsenin gücü yetmez. Edremitli bir kişinin bu konudan dolayı beni dava etmesi inanın kanıma dokundu. Ayrıca zeytinin anavatanı şurasıdır, burasıdır diye bir şey yok. Zeytinin anavatanı Türkiye’dir” diye konuştu.

Bu Yazı Yoruma Kapalıdır.